"Üretim planlama ekiplerinin temel sorumluluğu sadece makineleri çalıştırmak değil, doğru ürünleri doğru zamanda ve doğru miktarda üretmektir"
Zaman, iş dünyasında geri getirilemeyen en değerli kaynaktır. Para kazanılır, kaybedilir, sonra yeniden kazanılır. Ancak zaman bir kez harcandığında telafisi yoktur. Özellikle üretim operasyonlarında geçen her saat, ya değer yaratır ya da görünmez şekilde maliyet üretir. Daha da kötüsü, zamanın fark edilmeyen bir yanlış kararla – örneğin hatalı ürün seçimiyle – boşa harcanmasıdır.
İşte bu yazıda tam da bu konuya odaklanıyoruz:
Üretimde kapasitenin yanlış ürünlerle doldurulması, hem zamanı hem de fırsatları geri döndürülemez şekilde nasıl tüketiyor?
Üretim planlama ekiplerinin temel sorumluluğu sadece makineleri çalıştırmak değil, doğru ürünleri doğru zamanda ve doğru miktarda üretmektir. Aksi takdirde, fiziksel olarak dolu görünen üretim hatları aslında şirketin altını oyan sessiz bir kaynağa dönüşür.
Örnek:
Bir üretici düşünün. Elinde iki farklı ürün siparişi var:
Ürün A: Marjı %12, talebi yüksek ve sürekli.
Ürün B: Marjı %4, talebi düşük ve sadece promosyon bazlı.
Eğer üretim hattı Ürün B ile doldurulursa, kısa vadede üretim gerçekleşmiş gibi görünür. Ancak uzun vadede;
Daha yüksek marjlı Ürün A üretilemez,
Stoklar şişer,
Talep karşılanamaz,
Kârlılık düşer,
Nakit akışı sekteye uğrar.
Bu, “kapasite var ama kullanılmıyor” değil; “kapasite yanlış kullanılıyor” vakasıdır. Ve her gün, birçok işletmede bu fark edilmeden yaşanır.
Yanlış ürün seçimleri genellikle siparişin varlığıyla meşrulaşır. “Satışı yapılacaksa üretilir” anlayışı, planlama ve finansal sürdürülebilirlik açısından oldukça risklidir. Çünkü her üretimin fırsat maliyeti vardır. Yani bir ürünü üretmek, başka – belki de daha kârlı ve stratejik – bir ürünü üretmemek anlamına gelir.
Bu durum neden tehlikelidir?
Nakit Dönüş Süresi Uzar: Yavaş satan ürünlerin üretimi, işletme sermayesinin stoklara gömülmesine yol açar. Ürün satılmadıkça para gelmez.
Kârlılık Düşer: Daha düşük marjlı ürünlerle kapasite dolunca, toplam katkı kârı zayıflar.
Stratejik Ürünler Üretilemez: Gerçek potansiyel taşıyan ürünlerin planı ötelenir, müşteri kaybı yaşanır.
Tedarik Zinciri Bozulur: Yanlış ürünler üretildikçe, doğru ürünler için gereken hammaddeler eksik kalır veya geç sipariş edilir.
Kapasite kullanımı salt bir “üretim doluluğu” değil, bir karar destek mekanizması olmalıdır. Teoride buna “contribution-based scheduling” denir. Yani planlama yapılırken ürünlerin sadece miktarı değil, birim başı katkı değeri, nakit dönüş süresi, stok devir hızı gibi kriterlerle sıralanması gerekir.
Bu yaklaşımı uygulamayan firmalar ise genelde şu iki hataya düşer:
First-Come, First-Produced (İlk geleni üret): Sipariş sırasına göre üretim yapılır, stratejik öncelik göz ardı edilir.
Minimum Stok Tamamla: Depodaki eksik ürünleri tamamla mantığıyla kapasite doldurulur, gerçek ihtiyaçlar analiz edilmez.
Oysa InsightOptimiser gibi optimizasyon temelli sistemler, her bir üretim saatini ve tonunu; potansiyel katkı değeri, tedarik zinciri uyumu, stratejik öncelik ve stok dengesi gibi çoklu kriterlerle değerlendirerek en verimli üretim planını oluşturur.
Bir üreticisi, “tüm ürünler eşit öneme sahiptir” yaklaşımıyla haftalık planlama yapıyordu. Oysa ürünler arasında %300’e varan kârlılık farkları vardı.
Üretim hattı her hafta aynı ürün sıralamasıyla dolduruluyor, ancak bazı ürünler rafta haftalarca kalıyor, bazıları ise sürekli stok dışı kalıyordu.
Yapılan analizde ortaya çıkanlar çarpıcıydı:
Aylık 1.2 milyon TL’lik üretim hacminin %34’ü, satış dönüşü 60 günün üzerinde olan ürünlerle doluydu.
Bu ürünler, toplam katkı kârının yalnızca %11’ini oluşturuyordu.
Diğer yandan bazı yüksek hızlı ve yüksek marjlı ürünler, kapasite yetersizliği nedeniyle üretilmiyordu.
InsightOptimiser devreye alındığında ürün önceliklendirme algoritması kullanıldı. Kapasite, katkı kârı + stok devir süresi + talep frekansı bazlı olarak yeniden dağıtıldı. İlk 3 ayda:
Kapasite verimliliği %19 arttı,
Aylık nakit dönüş süresi ortalama 14 gün kısaldı,
Toplam kâr marjı %6 oranında iyileşti.
Üretim hatlarında zamanın bir saati bile değerlidir. Ancak o bir saatin nasıl kullanıldığı daha da önemlidir. Yanlış ürünle dolan bir saat; hem daha doğru bir ürünü dışarı iter, hem de kaynakları boşa harcar.
Daha da kötüsü, bu hatalar çoğu zaman fark edilmez. Çünkü sistem çalışıyor görünür. Makineler dönüyor, işçiler mesai yapıyor, sevkiyat yapılıyor… Ama sonunda tabloya bakıldığında kâr düşüyor, nakit sıkışıyor, müşteri şikayetleri artıyor.
Sonuç: Her Dakika Bir Karar, Her Karar Bir Yatırımdır
InsightOptimiser olarak şuna inanıyoruz:
Üretim planlaması sadece teknik bir süreç değil, stratejik bir yatırım karar sürecidir.
Her planlanan ürün, sınırlı kaynaklarla yapılan bir yatırımdır. Bu yatırımın geri dönüşünü en üst düzeye çıkaracak şekilde planlama yapılmalıdır.
Zamanı geri getiremeyiz. Ama onu daha verimli ve stratejik kullanabiliriz. Doğru ürün seçimi, doğru sıralama, doğru zamanlama… Tüm bunları bir araya getiren, veri destekli karar alma süreçleriyle işletmeler sadece kapasiteyi değil, geleceğini de optimize eder.